Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı ve 196 kurultay delegesinin belirleneceği 38. Olağan İstanbul İl Kongresi saat 08.00 itibarıyla Haliç Kongre Merkezi’nde başladı.
Canan Kaftancıoğlu’nun CHP İstanbul İl Örgütü’ne yaptığı son konuşmayla başlayan kongrede, il başkan adayları Özgür Çelik ve Cemal Canpolat’a destek veren gençlerin slogan yarışı dikkat çekiyor.
Kaftancıoğlu’nun konuşmasından sonra divan başkanı ve divan üyelerinin seçimi yapıldı. Çetin Soysal, oybirliğiyle divan başkanı seçildi. Soysal, “Partinin birliği ve dirliği için CHP’ye yakışan bir kongre yapacağız” diyerek açılışı yaptı.
İl Kongresi’nde mevcut İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu kürsüye geldiği sırada yuhalandı. Kaftancıoğlu, “Bu kürsüden size son kez sesleniyorum. Sizden il başkanınız olarak son isteğim, İstanbul örgütü bugün bir kez daha farkını saraya ve Ankara’ya gösterecek adaylar konuşurken dinlemenizi istiyorum. Hep yarını konuşmamız lazım dedik. Cumhuriyet’imizin ikinci 100 yılında giderken 21. yüzyılda da karşı karşıya olduğumuz sorunlar çok karışık. Ekonomik, sosyal ve dijital eşitsizlikleri, iklim değişikliği, ayrımcılık, ırkçılık, ahlaki ve siyasi çöküntüyü 85 milyon adına tartışmak zorundayız. İçi boşaltılan devlet kurumları yerine güçlü yurttaş güçlü birey sorumlu devleti hep beraber oluşturmamız lazım” ifadelerini kullandı.
‘HER ŞEY ÇOK GÜZEL OLACAK VE KILIÇDAROĞLU’ SLOGANLARI
Kongrede İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu da kürsüye çıktı. Salondakilerin “Her şey çok güzel olacak” sloganlarıyla konuşmasına başlayan İmamoğlu, iki adaya da başarı dileklerini sundu. “2019 seçimleri, Türkiye demokratlarının ortak başarısıdır” diyen İmamoğlu, CHP’nin devletin ya da piyasanın değil, halkın partisi olduğuna vurgu yaptı.
İmamoğlu konuşması esnasında ‘Halkın umudu Kılıçdaroğlu’ sloganları atıldı.
İmamoğlu, konuşmasında, “Siyaset aile mesleği değildir, kendini adama işidir. Bu anlayışa hep birlikte son vereceğiz” ifadelerini de kullandı.
“4.5 yılda 14 yurt, 75 kreş yapan, 300 bin üniversitesine burs veren anlayış, bu şehirde 25 yıl iktidar olsa neler yapar” diyen İmamoğlu, görev sürecindeki faaliyetlerini partililerine anlattı.
Ekrem imamoğlu şu ifadeleri kullandı:
Parti olarak konuşmamız gereken şeyler var. İçine düştüğümüz zor durumlardan kurtulmak zorundayız. Parti yönetimine yapılan eleştirileri saldırı olarak göstermenin doğru olmadığını düşünüyorum dedi. Parti içinde sanki ötekiler ve düşmanlar varmış gibi davranmak bize fayda sağlayacak şeyler değildir. Bu millet CHP’nin iktidar olmasını istiyor. En acil görevimiz iktidar olma seçeneğini halka sunmaktır.
Türkiye’nin çoğulcu demokrasiye ve sıçrayarak ayağa kalmaya ihtiyacı vardır.
Buradan birleşerek çıkacağız, buradan güçlenerek çıkacağız. Hepinizi omuz omuza çalışmaya davet ediyorum.
İstanbul’u kazanacağız. İlk işimiz Mart 2024 İstanbul’da ve Türkiye çapında yeni bir zafere imza atmaktır. Sonra 2028’de cumhurbaşkanlığını kazanıyoruz. Hedefimiz budur.
İmamoğlu, “Taşları temizleyip yola çıkalım, yolumuz açık olsun…” diyerek konuşmasını tamamladı.
TANRIKULU: BENİ KURTLAR SOFRASINA ATANALARDAN BU PARTİYİ KURTARMALIYIZ
Kongrede söz alan CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, isim vermeden Parti Sözcüsü Faik Öztrak’ı hedef aldı. Tanrıkulu, “Beni kurtlar sofrasına atanlardan bu partiyi kurtarmalıyız. CHP’yi AKP’nin çizdiği sınırlar içinde muhalefet yapmaktan, devletin çizdiği sınırlarda muhalefet yapmaktan kurtulmalıyız” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkan aday adayı Örsan K. Öymen, konuşmasında “Bizim arkamızda genel merkez yok, belediye yok, sermaye sınıfı yok, medya-ticaret-siyaset üçgeni yok. Bizim sadece düşüncelerimiz var, ilkelerimiz var, ideolojimiz var, davamız var, hayallerimiz var. Başka da hiçbir şeyimiz yok. Benimle yola çıkmak isteyen herkesi burada yolumuza davet ediyorum. Önce Cumhuriyet Halk Partisi’nde devrim sonra Türkiye’de devrim diyorum” ifadesini kullandı
Öymen’in konuşması özetle şöyle:
TÜM SEÇİMLER KAYBEDİLDİ: İl kongreleri aynı zamanda partimizle ilgili özeleştirinin yapıldığı, eleştirilerin gündeme getirildiği ortamlardır. İki yılda bir yapılıyor, uzatmayla üç yılda bir yapılıyor. Bizim üç yıl daha bekleme lüksümüz yok. Partimizin sorunlarını açık ve seçik bir biçimde ortaya koyarak burada tartışmalıyız. Bugüne kadar ne yazık ki dost acı söyler derler; Cumhuriyet Halk Partisi’nin dostları doğruları ortaya koymalıdır. Algıları bir kenara bırakmalıyız. Mevcut yönetimin, mevcut genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun yönetiminde girilen tüm seçimler, 13 yıldaki bütün seçimler ne yazık ki kaybedilmiştir. Birinci olgu bu. 13 yılda 12 seçim kaybedildi, 5 milletvekilliği seçimi, 3 cumhurbaşkanlığı seçimi, 2 referandum, 2 belediye seçimi…
SORUMLU KİM OLACAK: Parti içi demokrasi olmadığı zaman oligarşik bir yapı kilit kararları alır hale geldiği zaman çok ciddi lojistik, stratejik, ideolojik hatalar yapılıyor. Yine aynı şeyi yaşadık. Oy oranı yüzde 1’i, 2’yi geçmeyen siyasi partilere seçilebilecekleri yerlerden 39 milletvekillinin hediye edilmiş olması temsiliyet ilkesine aykırıdır. Halkın egemenliği ilkesine aykırıdır. Oy oranlarıyla milletvekili sayısı arasında bir orantısızlık olduğu zaman bunu sorgulamamız gerekiyor. Şimdi anayasa değişiklikleri gündeme gelecek, bu milletvekilleri Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminden farklı bir yol izlerse AKP’nin dikta rejimini pekiştirecek yönde anayasa değişiklikleri yapılırsa ve bu milletvekilleri bu konuda AKP’nin dikta rejimiyle işbirliği yaparlarsa bunun sorumlusu kim olacak?
ADAY TARTIŞILMALIYDI: Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesi, yine bunun ilçe, il örgütlerinde tartışılabiliyor olması gerekirdi. Kimin seçilme olasılığı daha yüksekse, bilimsel araştırmalar üzerinden bu şekilde bir yol alınması gerekiyordu. Cumhuriyet Halk Partisi ne yazık ki eski sistemde yüzde 20 ile 25 ile parlamenter sistemde başbakan olunabiliyordu, hükümet olunabiliyordu. Fakat şimdi bu 50 artı 1 ucube sistem yüzünden farklı hesapların yapılması gerekiyor. CHP Genel Başkanlığı ile Cumhurbaşkanlığı seçimini iki ayrı kategoride değerlendirmek gerekiyor. Elbette Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı da eğer onun seçilme olasılığı daha yüksekse tercih odur, onun aday gösterilmesi gerekiyor ama bir başkası ise ona yönelmek gerekiyordu.
HANGİ İLKEYLE MÜCADELE EDECEĞİZ: Şöyle bir şey deniliyor, ‘Biz 20’lerin, 30’ların CHP’si değiliz.’ Bu ne demek? Bugün bir karşı devrim süreci yaşıyoruz. AKP iktidarı monarşik bir düzen kurmuş, tek kişi yönetimi. Bunun karşıtı nedir? Biz buna karşı hangi ilkeyle mücadele edeceğiz? Cumhuriyetçilik ilkesiyle yani halk egemenliği ilkesiyle. AKP bu tek adam yönetimine bir azınlığı eklemlemiş, imtiyazlı bir azınlık, oligarşik bir düzen kurmuş. Buna karşı hangi ilkeyle mücadele edeceğiz? Halkçılık ilkesiyle. AKP, serbest piyasacı, özelleştirmeci bir düzen kurmuş. Her şeyi serbest piyasaya havale etmiş buna karşı neyle mücadele edeceğiz? Devletçilik ilkesiyle, kamucu ekonomi politikalarıyla. AKP, teokratik bir düzen kurmuş, din devleti kurmuş kurmaya da devam ediyor. Buna karşı nasıl mücadele edeceğiz? Laiklik ilkesiyle. Parti yönetiminin en fazla ihmal ettiği ilke. Eğitimin dinselleşmesi, siyasetin dinselleşmesi, devlette kadrolaşmanın dinselleşmesi konusunda etkili bir muhalefet yapamadık.
ALTI OKU BERTERAF ETMEMELİYİZ: Cumhurbaşkanı ‘nas’ diyor ona göre ekonomi politikası belirliyor, faizleri indiriyor. Biz genel başkanımızın ya da yöneticilerimizin şunu demesi gerekiyor: ‘Burası demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti, burada anayasalar, yasalar var.’ Bu söyleneceğine ‘din kitapları, ayetler üzerinden ekonomi politikası belirlenmez’ diyeceğimize ‘madem nas var faizi daha fazla indir’ deme noktasına geldik. Anayasanın 24’üncü maddesi neyi söyler: ‘Türkiye Cumhuriyeti’nin ekonomik, siyasi, hukuki, sosyal yapısını kısmen bile din kurallarına dayandıramazsınız.’ Biz ne zaman anayasanın 24’üncü maddesini ön plana çıkartarak laiklik ilkesini savunduk? Biz altı oku bertaraf edersek karşı devrime bilinçli ya da bilinçsiz hizmet etmiş oluruz.
ÖN SEÇİM UYARISI: Parti içi eğitim olmadan parti içi demokrasi olmaz. İlçelerimiz konusunda üyelerimizin mutlaka parti içi eğitim sürecinden geçmesi gerekiyor. Sağlıklı bir üye yapılanmasında yüzde 5 genel kontenjan hariç milletvekilleri adaylarının ve adayların ön seçimle belirlenmesi gerekiyor. Partinin organlarının çalıştırılması gerekiyor. Birden fazla adaya kongrelerde, kurultayda imza verilebiliyor olması gerekiyor. Seçimlerin herkesin aday olabildiği çarşaf listeyle yapılmasının kolaylaştırılması, blok listeyle seçime gidilmesinin zorlaştırılması gerekiyor. Mahalle kongrelerinin demokratik bir biçimde tüm üyelerin oy kullanabildiği tek yer. Bunların demokratikleştirilmesi gerekiyor. İki genel seçim üst üste kaybeden bir genel başkanın bir daha genel başkan olmaması gerekiyor. Bunun tüzükle düzenlenmesi gerekiyor.
BİZ NASIL BİR MEDYA YARATTIK: Medya kamuya hizmet vermekle hükümlüdür. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel başkanlığına aday olanlar varsa bunlara eşit bir biçimde yer vermek zorundasınız. Biz AKP’nin yandaş medyası diye eleştiriyoruz, peki kendimiz ne yarattık? Medya siyasi partilerin yönetimleriyle bu kadar içli dışlı olabilir mi? Böyle bir model hangi demokrasi de var? Yasama, yürütme, yargı arasında güçler ayrılığı diyoruz, medya ile siyasi partilerin arasında güçler ayrılığı olmadan kamuyu nasıl bilgilendireceğiz? Cumhuriyet Halk Partisi sadece bu kongre salonlarından ibaret değil. Cumhuriyet Halk Partisi aynı zamanda, seçmeniyle, tabanıyla, tüm üyeleriyle var olan bir yapı. Bu salonlar çok önemli fakat salon dışındakilerin de sesini kulak verilmesi gerekiyor. Vatandaşla, CHP seçmeniyle, CHP üyeleriyle inatlaşamazsınız. Bu belediye seçimlerinde tabanımızı konsolide etmemiz gerekiyor.
Kongre, İlhan Cihaner, Gürsel Tekin, gibi isimlerin konuşmalarıyla devam etti.
Söz alanlar arasında İstanbul İl Delegesi Dursun Bulut da vardı. “Değişimin karşısında duramazsınız” diyen Bulut, “Maraş Katliamı’nın yıl dönümünde Alparslan Türkeş’in evine gidenlerle, TİP’li öğrencilerin katilleriyle helalleşmeyeceğim” ifadelerini kullandı.
Söz alanlardan biri de ressam Bedri Baykam’dı. Baykam, “Aşırı sağ unsurları içimize aldık, yüzde 1 bile oy getirmediler. Tekrar Atatürkçü, sol bir parti olmalıyız” diye konuştu.
CAN ATALAY’A SELAM
CHP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Efe Uyar, konuşmasında tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay’a selam gönderdi ve “Gezi direnişi onurumuzdur. Direnişte kaybettiklerimizi saygıyla, özlemle anıyorum dedi.
Uyar, “Değişimden anladığınız ahbap çavuş ilişkileriyle milletvekili listesi yapmaksa, belediye başkanlıklarını peşkeş çekmekse, biz değişimde yokuz. Bizim değişimden anladığımız ana dilde eğitime sahip çıkmaktır. Roboskili ailelerin yanında olmaktır. Direnen emekçilerin yanından olmaktır” ifadelerini de kullandı.
CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın da, kürsü de hararetli konuşma yapan isimler arasında yer aldı. Günaydın, “Burası Genel Başkan’ın eteğine sığınarak siyaset yapılacak yer değil” diye konuştu.
Kürsüye çıkan CHP İstanbul Milletvekili Suat Özçağdaş, alınan seçim yenilgilerinin sorumluluğunun tek başına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenilmesinin yanlış olduğunu vurguladı ve ekledi:
“İlçe başkanları, il başkanları, belediye başkanları, PM üyeleri, MYK üyeleri suçlu ama Genel Başkan’ın hiç suçu yok diyen anlayışın da karşısındayım”
SALICI’DAN KAFTANCIOĞLU VE İMAMOĞLU MESAJI
Özçağdaş, partinin sol ve sosyal demokrat bir siyasi hatta ilerlemesi gerektiğini de kaydetti.
Söz alan CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, Canan Kaftancıoğlu’na teşekkür etti ve “Burada konuşma yapan hatipler, bedel ödemekten bahsediyor. Ama genelde hiçbiri bedel ödemedi. Bu kadın, Canan Kaftancıoğlu bedel ödedi. Ona sahip çıkacağız” dedi.
“Bir seçim yarışı var ve belli ki Ekrem İmamoğlu da o yarışın bir tarafı. Ona da sahip çıkacağız. O da bedel ödedi” diyen Salıcı, ‘değişim’ konusunda şunları söyledi:
“Ben seçimden 12 saat sonra değişim gerektiğine yönelik aydınlanma yaşayamayan bir arkadaşınızım. Belli arkadaşlarımız o aydınlanmayı hemen yaşadı. Ben bu aydınlanmanın önceden hazırlıklı olduğunu düşünüyorum.”
Salıcı, konuşmasında İstanbul İl Başkanı adayı Özgür Çelik’i de eleştirdi ve “650 delegeyi etkilemek için İstanbul’un dört bir yanına bilboard yaptırmak israftır kardeşim” dedi.
ÖZGÜR ÖZEL ANTALYA’DA
CHP Grup Başkanı ve Genel Başkan aday adayı Özgür Özel, Antalya İl Kongresi’nde olduğu için İstanbul’dakine katılmadı. Kongreye CHP Genel Başkanı aday adaylarından Prof. Dr. Örsan Kunter Öymen ile Ünal Karahasan, Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın, Genel Başkan Yardımcısı Yunus Emre, Devrim Çelik, Zeynel Emre, Hasan Efe Uyar, Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, çok sayıda milletvekili ve Parti Meclisi (PM) üyeleri de katıldı.
HAZIRLIKLAR SABAH ERKEN SAATLERDE BAŞLADI
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı’nın ve 196 kurultay delegesinin belirleneceği 38. Olağan İstanbul İl Kongresi 08.00 itibarıyla başladı. Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen kongrede, CHP Bahçelievler İlçe Başkanı Özgür Çelik ve eski CHP İstanbul İl Başkanı Cemal Canpolat, İl Başkanlığı için yarışacak. 600’den fazla il delegesinin oy kullanmasının beklenildiği kongre akşam saatlerine kadar sürecek. CHP İstanbul ilçe kongreleri geçen ay tamamlanmış; 39 ilçeden 14’üne yeni ilçe başkanları seçilmişti.
DHA’nın aktardığı bilgilere göre; Haliç Kongre Merkezi’nde sabah saatlerinden itibaren partililerin ve görevlilerin hazırlık yaptığı görüldü. (HABER MERKEZİ)